Dolunay. | Nisan 2025

 

Hello mello. 

Bu dolunay bir yazı hak eder dedim. Gerçekten eder de bu arada. Pembeli membeli, şekilli şukulluymuş güzelim. Instagramda aniden bu bilgi karşıma çıkınca vallahi çok şaşırmıştım. Mavisini bilirdim de, pembe ay? Rengi gerçekten pembe değilmiş de, adını baharda Kuzey Amerika'da açan "phlox" çiçeklerinin pembeliğinden alırmış. Üstüne phlox çiçekleri dökülmüş ay, pardon dolunay? Dolunay öyle mutlu olmuş ki kalbine çiçekler yağmış ve rengi pembe olmuş ahahahahha. Ya da çiçekler açmış. Evet bu daha mantıklı...

Ama kendisini izlemedim.

Havalar ne bu böyle soğuk. En son zamanın hızına şaşkınca bakıyordum (ki artık değil bir haftanın hızı, ben iki hafta geriden geliyorum...), sonra artık zamanda bükülme oldu da ocak-şubat'a mı geri döndük bilmem... Havacım ne bu soğuk? Vallahi üşüdüm.

Gündüz insanı olacağım! dedikten sonra uyku tutmaması sorunları yaşadım. Şaşırdım mı, hayır. Vallahi billahi uyuyamıyorum. İkidir de sana neden bir şeyleri diretiyorsam... Vallahi billahi inaannn.

Üst üste doğru düzgün uyumayınca bugün pert oldum. İnsan çok yorgunken sızarcasına uyuduğunda, daha da yorgun uyanıyor. Sanki rüya evrenine uyanmışım gibi bir sersemlik halindeyim. 

Uyanınca, dedim ki, eyyvah, ay dolunay vardııı. Ben de bizim kızlardan (Çoban Yıldızı'nı okuyyuuuunnn :), esinlenip istek manifesteyşını yapacaktım bininci kez. Kaç dolunay geçti, kaç yeni ay... kaç ilk dördün, son dördün, ara dönemler... Ay yaptım yapacağımı yeter. Ay'ın da içi şişmiştir artık bana bi sussss diye bağırıyorsa da şaşırmam ahhahahah.

Neyse, sersem uyanınca ve dışarısı da soğuk olunca... artık Ay'ı gidip aramadım. Dedim ben bir telefonla arayayım en iyisi. Sonra en çok istediğim şeyleri art arda sıralayıverdim. Ay'a değil tabii. Ama hadi, madem, Ay da bahanem olsun. Beni en çok mutlu eden, hak ettiğim şeyleri sıralamamdı. Şaka maka akıllandım herhalde. Hadi hayırlısı.

Hadi sen de iste. İste iste. Çok iste. Bir şeyleri, bir şeyi. Tabii Ay'dan değil. Neye inanıyorsan, ondan. Tüm yüreğinle iste. Sonra da sus.

Bir, iki, üç.

TIP.

Ağzını tut.

Dün başta keyifliydim, sonra keyfim kaçtı, sonra keyfim toparlandı. 

Küçük bir kızdan iltifat almak insanı hep yeniler. En çok da onların iltifatına inanan bir yanım var sanırım. Çünkü çocuklar, sadece hayran olurlarsa iltifat ediyorlar. Sanırım? Bazen tatlılıktan da ama yüz ifadeleri gerçek oluyor. İltifat gerçek mi değil mi anlıyorsun.

Bu sabah e-postama iki mail düşmüş. Geçmişten. Şaşırdık mı ahahahah. Ya sana bir uygulama demiştim hani. Geçmişten geleceğe ücretsiz e-mail göndermek için bir site. Oradan artık geleceğime e-mail gönderemiyorum pooofff. Rahat bir 4-5 yıldır o siteyi kullanıyorum. Herhalde çok fazla mail postaladığım için artık yeter daaa dediler bana. Paralı da mektup gönderemem kardeş kusura bakma yani. Bloğum da aynı işlevi görüyor sonuçta.

Ama neyse, iki posta geldi geçmişteki benden. Biri 2023 Ekim tarihli, diğeri 2024 Ekim. İki yıl üst üste aynı tarihten gelmiş. Ben genelde yeni posta alınca siteye gidip rastgele tarihlere mektup yazardım. Ondandır bu denk geliş de... Yazdığım şeyler de çok benzerdi buna şaşırdım. Çok da mutlu oldum. İnsanın kendi kendine cesaret vermesi garip tabi ama... Zaman geçince geçmişteki sen, başka biri oluyorsun. Bu nedenle, aslında olası. Bir de elimizdeki malzeme bu yani, ne yapalım?

Sen bir yıl sonraki kendine tek cümle olsun söyleyecek olsan, ne derdin?

Hoşça kalınız. İyi dolunaylar.

:)

bir şeyler dinlemek için tıklayabilirsiniz.